Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Sosyal Sorumluluk, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının bir amaç etrafında toplanarak fayda yaratmasıdır.
Bireylerin ve kurumların şahsi çıkarlarının olduğu kadar toplumun genel çıkarlarını da koruyacak ve geliştirecek eylemler yapılmasıdır.
Kurumların uzun vadeli toplumsal fayda ve kazanımlar için kısa vadeli çıkarlarından vazgeçmesidir.
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’ne göre KSS, işletmelerin yasal zorunluluklar sebebiyle değil gönüllülük esasıyla stratejik olarak yaptığı uzun vadeli yatırımlardır.
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk” 21’inci yüzyılda sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle Pandemi sürecinde kamuoyunun kurumlardan toplumsal fayda yaratma konusundaki beklentileri çok yükselmiştir. Sosyal sorumluluk çalışmaları artık kurumlar için «yaparlarsa iyi olacak» bir faaliyet değil, «zorunlu» oldukları bir öncelik olmuştur.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk çalışmaları, kurum ve kuruluşların eğitim, sağlık, sanat, girişimcilik ve spor gibi alanlarda toplum hassasiyetini ve ortak faydayı göz önünde bulundurarak gerçekleştirdiği faaliyetlerden oluşur. Marka bilinirliğini arttırmak ve kurumsal itibarı desteklemek açısından önem arz eden KSS çalışmalarının temel ölçütleri ise sürdürülebilirlik, ölçülebilirlik ve yaratılan toplumsal faydadır.
Dünyada sosyal sorumluluk projelerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Kurumsal imajlarını güçlendirmek, kamuoyuyla bütünleşmek isteyen kurumlar pek çok konuda toplumsal fayda yaratmayı hedefleyen çalışmaları desteklemektedirler.
Dünyada yapılan çeşitli araştırmalar konunun, üreticiler, tüketiciler ve sosyal ortaklar nezdinde son derece önemli olduğunu göstermektedir.
Fortune Dergisi’nin her yıl yaptığı en beğenilen şirketler araştırmasında da “sosyal sorumluluk” ana kriterlerden biri olarak belirlenmiştir.
Fortune 500 şirketleri arasında yapılan bir araştırmaya göre 2020 yılında sosyal sorumluluk konusuna yaklaşık 20 milyar Dolar harcanmıştır.
Amerika’da yapılan Sosyal Sorumluluk araştırmasına göre “Eğer kalite ve fiyat farkı olmasa, dünya için iyi şeyler yaptığına inandığım ve sosyal sorumluluk taşıyan şirketin ürününü tercih ederim” diyenlerin oranı son 3 yıl içinde % 55’ten % 65’e çıkmıştır. Tüketicilerin %84’ü, kendi önem verdikleri bir konuyu sahiplenen kurumun ürününü satın alacaklarını belirtmektedirler. ” Bu veriler sosyal sorumluluğun toplum için değerini vurgulayan önemli kriterlerdir.
Hindistan 2014 yılında aldığı bir kararla şirketlerin 3’er yıllık dönemdeki net karlarının yüzde 2’sini sosyal sorumluluğa ayırmasını zorunlu kılmıştır. Ülkenin az gelişmişlik düzeyini yükseltmeyi amaçlayan bu uygulama dünyada bir ilktir.
Türkiye’de uzun yıllar boyunca sosyal sorumluluk “hayır işleri ve bağış yapmak” olarak algılanmaktaydı. 2000’li yıllardan sonra ise; çevreden iş etiğine, insan haklarından çalışana verilen değere kadar farklı boyutları içeren ve odağına toplumsal fayda yaratmayı alan çok daha geniş bir kavram olarak kabul ediliyor.
Araştırmalar gösteriyor ki artık sadece ürün ve hizmet satarak insanlarla iletişim kurma dönemi bitmiştir. Farklı ve yararlı projeler gerçekleştirmek ve insanlara bu yollarla dokunmak gerekmektedir. Capital Dergisi ve GfK Türkiye 17 yıldır Sosyal Sorumluluk konusunda halkın ve iş dünyasının nabzını ölçen kapsamlı araştırmalar gerçekleştirmektedir.Bu araştırmalar Türk halkının kurumsal sosyal sorumluluk hakkındaki algısının; “kurumların yaptığı yardımlar” ve “kurumların sosyal / kültürel alanlardaki faaliyetleri” olduğunu göstermektedir.
2020 yılı halk anketinin sonuçlarına göre katılımcıların büyük kısmı iş dünyasının KSS konusunda daha sorumlu davranması gerektiğine inanıyor. Ankete katılanların yüzde 59,2’si, “Özel sektör kurumlarının/iş dünyasının sosyal sorunlar konusunda sorumlulukları olduğunu düşünüyorum” diyor. Beyaz yakalılarda böyle düşünenlerin oranı ise yüzde 97,7dir.
Yatırım yapılması beklenen alanların başında “eğitim” ve “sağlık” gelirken,onları “aile içi şiddet”,”kadın-çocuk hakları” ve çevre konuları izliyor.
Halktan farklı olarak iş dünyası, “eğitim”den sonra “çevre” projelerine, STK’lara ve sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalara katkı sağlanması gerektiğini düşünüyor.
Halk ve iş dünyası nezdinde iki başlık altında yapılan Sosyal Sorumluluk Liderleri araştırmasında 2020 yılında «en sorumlu şirket» Koç Holding oldu.
Rahmi Koç halk nezdinde, Bülent Eczacıbaşı iş dünyası gözünde «En sorumlu lider» seçildiler.
Halk «En başarılı KSS projesi»olarak Eti’nin Sarı Bisiklet kampanyasını belirlerken , iş dünyası ise Opet’in 25 yıldır süren Temiz Tuvalet kampanyasını seçti…
Halkın KSS duyarlılığı arttıkça, kurumlardan beklentileri de yükseliyor…
Eğitim, aile içi şiddet, çocuk ve kadın hakları en çok proje yapılması beklenen konular olarak göze çarpıyor…
Doğru seçilmiş ve iyi yönetilen sosyal sorumluluk projeleri
- Kurumsal itibarı arttırır,
- Kurumsal imajı ve marka bilinirliğini güçlendirir,
- Marka değerini yükseltir,
- Markaya karşı güven oluşturur ve aidiyet duygusunu geliştirir,
- Müşteri ve marka arasında bağ kurar,
- Çalışanların motivasyon ve verimliliğini arttırır,
- Nitelikli elemanların kurumu tercih etmesini sağlar,
- Acente / Bayilerle iletişimi güçlendirir,
- Medyada olumlu haberlerle yer alınmasını sağlar,
- Farkındalık yaratır…